Osmanlı mimarisinin ilk büyük külliye örneklerinden biri olan Yıldırım Bayezid Külliyesi, 14. yüzyılın sonlarında, Sultan I. Bayezid (Yıldırım Bayezid) tarafından Bursa’nın Yıldırım semtine inşa ettirildi. Osmanlı'nın beylikten devlete geçiş döneminde inşa edilen bu külliye, sadece dini değil, sosyal ve sağlık hizmetleri açısından da önemli bir merkez olma özelliği taşıyor.

Külliye; cami, medrese, darüşşifa (hastane), hamam ve türbeden oluşan bütüncül bir yapılar topluluğudur. Ana yapısı olan Yıldırım Camii, “tabhaneli cami” tipindedir ve ilk kez bu yapıda kullanılan “Bursa kemeri” mimari bir yenilik olarak dikkat çeker. Avlulu yapısı ve simetrik planı ile Osmanlı cami mimarisinin gelişimine yön vermiştir.

Medrese, 20 öğrenci odası ve bir dershaneden oluşmakta ve Osmanlı’daki ilk önü kapalı medrese örneği olarak kabul edilmektedir. Eğitim ve ilim faaliyetlerinin merkezi olan bu yapı, dönemin bilim anlayışını yansıtır niteliktedir.

Darüşşifa, yani dönemin sağlık merkezi, Osmanlı’da inşa edilen ilk hastane yapısıdır. Günümüzde farklı bir sağlık kurumu olarak hizmet vermeye devam eden bu yapı, dönemin tıbbi gelişmelerine ışık tutar.

Sultan Yıldırım Bayezid’in türbesi ise külliyenin en manevi yapısıdır. Türbede padişahın yanı sıra eşi ve çocuğunun sandukaları da yer alır. Yapının mimarı ise dönemin ünlü ustası Hüseyin oğlu Ali’dir.

Yıldırım Külliyesi, 2014 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen “Bursa ve Cumalıkızık: Osmanlı İmparatorluğu’nun Doğuşu” temalı alanın önemli bir parçası olarak tescillendi.

Tarih ve mimari meraklıları için eşsiz bir durak olan Yıldırım Bayezid Külliyesi, Osmanlı’nın sadece bir imparatorluk değil, aynı zamanda bir medeniyet kurduğunu kanıtlayan simgesel yapılardan biridir.

Görsel için Go To Bursa'ya teşekkür ederiz.